VEDALAŞMAK ÜZERİNE HARİKA BİR ANLATI. PAST LIVES






 Günümüzde "aşk" ile ilgili çeşitli üretimlerin genellikle klişeleşmiş tek düze anlatımlarla yapıldığı sonsuz bir döngü içerisindeyiz. Bu sıkıntılı üretememe durumu kategori fark etmeden tüm yapımlarda belli bir sıkıntıyı sağlıyor fakat aşk teması içerisinde bu etkenler daha kolay izleyiciye verilebiliyor.  

Farklı bakış açılarının kendini hissettirdiği yapımlarda bile bu farklı bakış açılarının genel hakim olan klişelerin esirinde anca şekil alabildiğini söyleyebiliriz. Bugün size bahsetmek istediğim 2023 yapımı "Past Lives" ise kendini herkesten ve tüm bildiklerimizden farklı olarak tatlı, sade, gerçekçi ve bir yandan buruk bir taraftan bakarak kendini ayrı bir konuma yerleştiriyor. 

Başrollerini Greta Lee, Teo Yoo ve John Magaro'nun paylaştığı ve dünya prömiyerini 21 Ocak 2023'te yapan Past Lives, Celine Song'un ilk uzun metrajlı yazıp yönettiği 2023 yapımı bir film olarak karşımıza çıkıyor. 
Film çocuklukta birbirinden hoşlanan ve yakın olan iki çocuktan Na Young'un(Nora) ailesiyle Amerika'ya göç etmesinden sonra ikilinin Facebook üzerinden birbirlerini bulmasını ve beraberinde gelişen durumları anlatıyor.

Film başlı başına bir "olduramama" hikayesi diyebiliriz. Filmin başından sonuna kadar birbiri için çekimi çok yüksek olan iki insanın beraber hissettikleri tüm güzel duygular ve tüm harika anlara rağmen asla sonunda ilişki bazında beraber olamadıkları kavuşamama ve aslında "olamama çabasını" izliyoruz diyebiliriz.

Filmin başında çocukluk hallerini gördüğümüz Hae Sung ile Nora'nın ikinci olmak ile ilgili bir diyaloğunu görüyoruz. Bu ikincilik durumunu Hae Sung sorgularken "İlk defa seni geçtiğim için ağlıyorsan benim nasıl hissetmemi bekliyorsun? dediğini görüyoruz. Filmin ilk sahnesinden beri tıpkı bu sahnede olduğu gibi bir tarafın rotasını duygusal, ailesel, ekonomik, sınıfsal vb. tüm sebeplerden oturtamadığı bir ikili ilişkinin hikayesi Past Lives. Bir taraf bambaşka bir hissiyattayken diğer tarafın ise sorgulamaya devam ettiği ya da bu döngülerin tüm kombinasyonları denediği fakat olumlu bir ihtimale geçemediği bir ilişki değişkeni. 





SADELİK

Past Lives sinemada hissiyatını gerçekçilikle beraber verilebilecek zor kavramlara ve duygulara sahip. Filmin, neredeyse çoğu insan için hayatında önemli bir yer kaplayan ve içselleştirmenin zor olduğu bu hassas ve açıklanamayan duyguları aktarmak için çok güzel bir ton yakaladığını düşünüyorum. Bu sade ton çocukluk anılarında o tatlı ilk duyguları en dıştan bir gözle ve bu iki karakteri sanki gözlemliyormuşuz gibi göstererek bize veriliyor. İkiliye dair duyabildiğimiz en net duygu tasviri ve girişim Nora'nın annesinden geliyor, gerçek hayatta da çocukken geri kalan tüm kararlarda da olacağı gibi... İkilinin büyüdüğünde geçen zaman ve büyümenin dokusu, birlikte olabilecekken gerçekleştirememe burukluğu ve düşüncelerle boğuşulan günlerin hissiyatı harika bir sinematografi ile veriliyor. Film anlatmak istediğini en sade bir dille anlatıyor ve tüm kötü örnekleri gibi bize duyguya boğmuyor. Kendisini aşama aşama büyüterek bizi gerçekleşemeyen vedalardan gerçekleşecek vedaya dek hazırlıyor.





ÜÇÜNCÜLÜK

Film bir kavuşamama ve olduramama hikayesi olmasına rağmen bu çıkmazda kalan iki karakterden çok bu iki karakter yüzünden çıkmazda olan harika yazılmış bir başka karaktere daha sahip. İnziva bir konumdayken Nora'nın tanıştığı ve daha sonrasında evlendiği Arthur, bize bambaşka bir perspektife doğru eşlik ediyor. Öncelikle Arthur ve Nora'nın ikili ilişkileri oldukça dürüst bir yapıya sahip. Arthur Nora'nın Hae'nın Koreliliği ile ilgili ve onunlayken nasıl hissettiği hakkında konuştukları sahnede sırtı dönük, düşünceli ve endişeli bir şekilde onu dinleyen Arthur, "Ondan etkileniyor musun?" diye soruyor.
Nora ise "Sanmıyorum. Bilmiyorum. Yani sanmıyorum." diyerek cevaplıyor. Bu sahnenin devamında Arthur ve Nora Hae hakkında konuşmaya devam ediyor ve sahne bitiyor. 
Bu sahneden sonra Arthur'un geceleyin yatakta uyanık bir şekilde Nora'ya "Bununla rekabet edemem." dediği ve kendisinin Hae ve Nora'nın arasındaki engel (çocukluk aşıklarının kaderine engel olan kişi) olacağını söylediği sahneyi görüyoruz. Filmin seyircisine ve yapısına en dürüst sahnesi olan bu sahne filme daha da büyümesi için harika genişlik sağlıyor. Sahnede Arthur ilişkilerinin sıkıcı olduğunu ve bir heyecanı olmadığını, bir nevi mantık evliliği olduğunu dürüstlükle anlatmaya devam ediyor. Kendisinin ve karakterinin onun için çekici olmadığını ve aslında tanıştıklarında kendisinin yerine aynı romanları veya ortak konuları konuşabileceği başka bir insan olsa onunla da evlenebileceğini söylüyor. İkili bir süre konuşmaya devam ediyor ve Arthur karakterinin tüm duygularını bir cümleye dökebildiği o harika diyalog ortaya çıkıyor;
"Sadece uyuduğunda Korece konuşuyorsun. Ve sanırım bundan korkuyorum. Anlayamadığı bir dilde rüya görmen bana içinde sanki ulaşamayacağım kocaman bir dağ var gibi bir hissediyorum."
Karakter tüm dışlanmasını ve tüm "oluşamayanları" seyirciye çok sade ve harika bir dille anlatıyor. 




VEDALAŞMAK 

Past Lives için buruk bir vedalaşma ile başlamasına rağmen ikilinin tüm ortaklığını ve yapısını vedalaşamama üzerine kurmuş bir film diyebiliriz. Çocukken vedalaşamayan vedalaşmak zorunda kalan ikili birbirini tam 12 yıl sonra çok uzak iki ayrı konumda olmalarına rağmen bulur ve kendi hayatlarının değişmesini göze alarak yani bir şeylerden feragat ederek (erken kalkarak ya da arkadaşlarıyla buluşmadan erken dönerek) birbirleriyle görüntülü olarak konuşmayı hep sürdürür. Nora Hae 'i New York'a davet eder fakat bu durum ayarlanamaz. Ardından Nora uzaktayken birisine bir şeyler hissetmenin boğuculuğu ve yoruculuğu yüzünden konuşmayı bitirmek ister. Nora, Arthur ile evlenir Hae'nin ise bir kız arkadaşı olur ve ikilinin yolları New York'ta 12 yıl sonra kesişir. New York'ta olan üçlü buluşmalarında Nora,  Arthur'da yanında olmasına rağmen Nora Hae ile kendini çok mutlu hisseder ve ikili ihtimallerin en düşük olduğu bir ilişki ekseninde olmalarına rağmen birbirlerine sınırlı zaman içerisinde kavuşmuş olur. 
Film anlattığı tüm hikaye boyunca vedalaşamamayı temel hissiyatlarından birisine koyuyor ve bizi bu duyguyla sarmalıyor. Fakat hikayenin en duygusal ve etkileyici vurucu yerini ise gerçek hayatımızda da olduğu gibi ikilinin gerçekten vedalaşabildiği sahnede sağlıyor. 



FİNAL SAHNESİ

Filmin kendi yapısına tüm gerçekçiliğine, hissettirdiği bir çok gerçek duygunun sade ve buruk gösterisine uygun harika bir final sahnesine sahip.

Eşinin tüm hissettiklerinin farkında olan bu duruma saygıyla yaklaşan fakat duygularını maskesi altında korumaya çalışan Arthur, Nora ve Hae'nin ardından kapıyı kapatır. Nora ve Hae Sung elinde bavuluyla taksi beklemek için kaldırımda yürümeye başlar. İkilinin daha önce çocukken yürüdükleri yolları daha sonrasında büyüdükleri ve hayatlarında farklı ilişkiler barındırırken New York'ta yaptıklarını görüyoruz. Tıpkı birbirlerinden ayrılmadan önce evlerine yürüdükleri gibi. İkili yürürken asla konuşamaz ikisi de vedanın üzücü ve kaçınılmaz bir şekilde geldiğini bilmektedir. Hae telefonuyla ilgilenirmiş gibi yapar, uzaktan gelen bir ambulans sesine meraklıca bakılır. Odak birbirleriyle alakalı olmayacak her şeye kaymıştır. Çünkü kimse ne konuşacağını ve oluşacak vedanın nasıl yapılacağını bilmiyordur. Tıpkı çocukken ayrılmadan önce konuşmadan eve yürüdükleri gibi. Nora, Hae'ye gülümser fakat Hae yüzünü çevirdiğinde Nora'nın gülüşü hemen düşer. İkili düşünceli ve buruk bir şekilde yürümeye devam ederler. Dururlar. İkisi de birbiri hariç etraftaki detayları inceler gibi etrafa bakarlar. Nora aklındaki en son düşünce olan taksinin ne zaman geleceği ile ilgili bir soru sorar. Hae donuk bir ifadeyle iki dakikaya geleceğini söyler. Nora duygularını belli etmemek için bir kontrol dürtüsü olarak Hae'ye gülümsemeye devam eder. Birbirlerine yol boyunca bakamayan ve duruş olarak birbirlerine yatay olarak duran ikili yavaş yavaş vücutlarını birbirlerine döndürmeye başlarlar ve birbirlerine uzun uzun bakarlar. Şehrin kendi klasmanındaki sessizliği içerisinde sayılacak olan kornalar ve arabalar en sessiz şekilde duyulur, rüzgar kendini hissettirir, Nora ve Hae birbirlerine bakmaya devam ederler. Vedalaşamayan bir ikili olarak değil vedalaşacak bir ikili olmanın bilinciyle birbirlerine bakarlar. Sahne ikilinin birbiri için olan tüm arzularını bize sadece karakterleri bakıştırarak sağlar. Taksinin gelişiyle Hae bakışmayı bırakıp taksiye el yapar. İkili sarılırlar ve çocukken yollarının ayrıldığı sahneyi görürüz tıpkı şimdi de olduğu gibi. Hae tam arabaya tam binecekken durur ve bu sefer in-yeon kavramıyla alakalı olarak "Kendilerinin şu anın bir in-yeon olabileceğini ve ya bir sonraki hayatımızda birbirimiz için anlam ifade ediyorsak? Sence o zaman biz kimiz?  diye sorar. Nora gülerek "Bilmiyorum." der. Hae' de gülerek "Ben de." diyerek arabaya biner. İkili arasında kuramadıkları ve kavuşamadıkları bu buruk ilişkilerine ilk defa bu kadar net bir dille istenilen ve gerçekleşmeyen durumun bazen bir sebebinin olmadığını ve bir sebep olmadan gerçekleşmediğini bize en güzel dille verir. Nora içinde tuttuğu tüm duyguları Hae gittikten sonra beraber yürüdükleri yolda ağlayarak dışa vurur. Yine gerçek hayatta da çoğu insanın yaptığı ve yapacağı gibi. 

Past Lives, bize aşk, çocukluk, büyümek ve vedalaşmak üzerine; harika diyaloglar, sade bir senaryo ve mükemmel sinematografisi ile çok gerçekçi bir gösteri sunuyor.

Sonuç olarak bu filme elimde bulunan 5 kıymetli patlamış mısırın kaç tanesini vereceğim sorulursa
4 tanesini verebilecek kadar sevdim diyebilirim.


Yorumlar

Popüler Yayınlar