KURU OTLAR ÜSTÜNE FİLM İNCELEMESİ. PERSPEKTİF VE BENLİK.
Ülkemizin en önemli yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye adaylığı kazanan ve filmin başrollerinden Merve Dizdar'a En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran son filmi Kuru Otlar Üstüne, geçtiğimiz hafta ülke prömiyerini gerçekleştirdi.
Başrollerini Deniz Celiloğlu, Merve Dizdar, Musab Ekici, Ece Bağcı'nın paylaştığı film, kısaca bir kasabaya tayin olan bir resim öğretmenin (Samet) aynı evde kaldığı ev arkadaşıyla (Kenan) başına gelenleri ve kasabada tanıştıkları bir başka öğretmenle (Nuray) olan ilişkilerini anlatıyor diyebiliriz.
Nuri Bilge Ceylan sinemasının izlerini her saniye taşıyan Kuru Otlar Üstüne, bu izlerin yanı sıra bize yönetmenden bir çok yeniliği, cesurluğu ve sürprizleri bize sunuyor.
Nuri Bilge Ceylan'ın sinemasının en güçlü faktörünün diyalogları ve anlattığı karakterlerini yansıttığı "doğallığın" gerçekçiliği olduğunu düşünüyorum. Yönetmen filmin ilk sahnesinden beri kendi sinemasının güçlü yanlarını her sahnede bize serpiştiriyor. Filmin başında harika bir öğretmenler odası sahnesi izliyoruz. Karakterlerin konuştuğunu konular, arka planda öğretmenlerin yaptığı hareketler ve odanın içerisinde yankılanan sesler hayatın akışını bize uzaktan kayda alıyor. Nuri Bilge Ceylan filmografisindeki çoğu filminde yaptığı gibi yine bizi bir odanın çerçevesine yerleştiriyor ve bize o odayı tüm doğallığıyla izlettiriyor. Karakterler daima aksıyor, nefesleri hızlanıyor, öksürüyor ve yeniden aksıyor. Hayatın robotik bir akışta olmadığını, insanların hareketlerinin ve düşüncelerinin düz olmadığını her saniye hissediyoruz. Öğrencilerin koşarken çarptığı ve düzeltilmeyen o yamuk sıra, Samet'in filmin başında çocukların attığı kar topuna bir anda vurması ve anlamsızca bağırması gibi devam ediyor hayat tüm aksaklığı ve düzensizliğiyle.
ÖĞRETMEN SAMET
Birazcık Samet karakterinden bahsetmek istiyorum. Karakterin neredeyse ilk diyaloglarını oluşturduğu filmin başındaki öğretmenler odası sahnesinde Firdevs öğretmenle hafif flörtöz konuştuğunu ve Firdevs'in ise bunun da aklı fikri benimle gibisinden bir cümle dediği bir sahne izliyoruz. Bu sahnedeki konuşmalar ikili diyalog açısından bir seviye fazlalığı ya da Firdevs hoca tarafından rahatsız edicilik gibi bir sorun barındırmasa da ilk sahneden Samet karakterine dair bir izlenim elde ediyoruz ve yönetmen de boşuna bize bu diyalogu vermek istemiyor bence. Hemen bu sahneden sonra filmde çok beğendim sekanslardan birisi olan bölgede çekilen fotoğrafların sırayla geçtiği bir sahne izliyoruz. Sahne, Samet hocanın bilinçaltını ve daha doğrusu gördüğü açıları ve çektiği fotoğrafları bize gösteriyor. Sahneler verilirken Firdevs hocayı diğer tüm fotoğraflardan ve açılardan daha cüretkar ve farklı bir pozisyonda görüyoruz. Bu sahneden sonra 4 yıldır yaşamakta olduğu toplumdan bambaşka bir toplumda olan ve uzun süredir yalnız olduğunu bildiğimiz Samet karakterinin Firdevs hocaya olan bir beğenisini anlayabilmek daha doğrusu düşündüğünü tahmin edebilmek mümkün. Bundan hemen kısa bir süre sonrasında Sevim'in aşk mektubu bulunduktan sonra Samet'in öğretmenlerle olan panik ve agresif konuşmasını görüyoruz. Karaktere dair karakter izlenimlerimiz devam ediyor. Bu sahneden sonra filmin ana konularından birisini oluşturan Sevim ve Samet'in aşk mektubu hakkında olan konuşmasını görüyoruz. Samet'in bu konuya karşı gerek panik hali gerek mektubu okurken ki keyifli ve sonrasında Sevim'le konuşurken mektubu saklamak için yalanla karışık inat hali ve Sevim'i ağlarken gördüğümüzde ona karşı yaklaşması, tutumu karakterin yalnızlığını ve içindeki çocukluğu bize sunmakla beraber karakterin bir öğrencisi için girdiği tüm bu hareketler bir öğretmen öğrenci ilişkisinin bir tık yukarısında kalıyor. Buna ek olarak filmin sonuna yaklaştığımızda Sevim ile Samet'in Sevim'in getirdiği pastadan sonra konuştuğu bir sahne izliyoruz. Samet, Sevim'den bir özür bekliyor ve bu özür için kendisinden yaşça küçük ve daha neyin doğru ya da yanlış olduğunu bilmeyen bir kızı özür dilemesi için baskılıyor. Bu durum ne anlamda olursa olsun Samet'in Sevim' olan ilgisinin bir göstergesi. Özür dilemesi için neredeyse 5 kere konuyu özür kısmına getiriyor. Küçük bir kızı bu kadar baskılamasının bu olaya ne denlice inat ve takıntıyla baktığının da bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Elbette bir şeyler söylemek ve karaktere keskin uçlu hükümler yapmanın zor olduğu bir anlatım sağlıyor Nuri Bilge Ceylan fakat bu anlatımı yaparken Samet karakterinin inadı ve ilgisinin fazlalığı onun daha sonra filmin sonunda söylediği Sevim'e olan takıntısını bize aktarıyor.
Samet'in uyum sağlayamadığı bu kültür ve bir nevi fazla İstanbullu kaldığı bu toplumla yaşadığı çatışmaları karakterin narsist bir bakış açısıyla körüklediği sekanslar görüyoruz. Ses yaptığı için sinirlendiği öğrencilerine tebeşiri fırlattıktan sonra "Hiçbirinizden bir ressam olmayacak hepiniz patates ekip pancar ekeceksiniz ve zenginler rahat yaşayacak." dediğini görüyoruz. Buna ek olarak karakterin sadece yalnızlıkla açıklanamayacak olgunluğu olmayan davranışları ve hep adeta bir aşağılama olarak kullandıkları "Çocuk gibi davranma." cümlesinin tezahürü olan davranışlarını görüyoruz. Tolga'nın Kenan hakkında söylediklerinden sonra bir anda Kenan'a bilenen Samet. Hemen sonrasında Kenan ile Nuray'ı ilçede görüyor ve Kenan'ın ilçede ne yaptığına dair ağzını arıyor. Kenan'ın yalan söylemesine şahit olduktan sonra Nuray'ı bir rövanş olarak görüp elde etme çabasına giriyor. Bu elde etme isteğini sadece kendisini orada yaşayan herkesten ve sadece orası değil kendisinin çevresindeki herkesten üstün gördüğü için yapıyor. Kenan'a bu kadar kolay bilenebilmesi de kendisine olan narsistliğe yakın beğeni duygusundan kaynaklanıyor. Bu sayede 2 senedir en yakın arkadaşı olan Kenan'ın üzüleceğini bile bile yüzüne karşı tüm detayıyla anlatıyor Nuray ile yaşadıklarını.
NURİ BİLGE CEYLAN
Filmin hemen başında yönetmene adanmış "bir adamın uçsuz bucaksız bir yerde amansızca yürüdüğü" tabirine sahip bir sahneyle açılış yapıyoruz. Filmin içerisinde tıpkı bu sahne gibi bir sürü sahnede NBC'nin kendisiyle ve sinemasına söylenenlerle hesaplaştığı sahneleri görmek mümkün. Güçlü ve dolu karakterlerin yaratma konusunda usta olan Nuri Bilge Ceylan çok dolu bir kadın karakter yaratıyor bu kez. Yarattığı bu karakteri sosyal medyada sürekli eleştirildiği konu olan gereğince politik olamamak üzerine bir cevap olarak kendisini Samet karakterine dönüştürüp konuşturarak sağlıyor. Samet ile Nuray'ın yoğun ve dolu anlatımında Nuri Bilge, Nuray tarafından en tuzak sorular ve düşüncelerle kendini (Samet) tuzaklara sokuyor ve aynı derecede şeffaflıkla kendisini açıklıyor. Yönetmen adeta yoğun ve oldukça dolu bir ikili diyalogdan bizi nefes alacağımız bir araya sokmak ister gibi önce tempoyu düşürüyor. Sonrasında ise bir anda bizi kendisinden hiç beklenmeyecek şekilde bambaşka bir dünyaya götürüyor. Nuray'ın evinden bir sete açılan o sekans sadece izleyicinin duvarını değil Nuri Bilge Ceylan sinemasının da bir duvarını kırıyor ve bize direkt ulaşıyor. Başka kimseyi kendi öz benliğinden önemli göremeyecek kadar kendi erkekliğine sımsıkı sarılmış bir karakter olan Samet, Nuray'ın karşısına ancak kendi benliğinden çıkarak (yani o hapı içerek) giriş sağlayabiliyor.
Yönetmenin tüm bu cesur denemelerin haricinde kendisinden hiç görmediğimiz farklı açılarla filmi süslediğini söylemek mümkün. Filmin ortalama bir Nuri Bilge Ceylan filminden daha fazla mizahi denemelere sahip olduğunu da söyleyebiliriz.
SAHNELER
Film bir Nuri Bilge harikalığı olan harika dolulukta diyaloglarla ve harika kesitlere sahip. Bu sahnelerden bir tanesinin veteriner Vahit , Feyyaz ve Samet arasında geçen sahne olduğunu söylemek mümkün. Sahnenin yoğun tipi eşliğinde kapının kapanmasıyla başlayan ilk anından itibaren çok değerli yönetmenlerimizden birisi olan Veteriner Vahit'i canlandıran Yüksel Aksu'nun çok gerçekçi doğallıkta oynadığı harika oyunculuk sayesinde sahne bambaşka bir atmosfere sokuyor bizi. Gerek Feyyaz'ın anlatımı gerek Veteriner Vahit'in birbirinden farklı üsluplarla oluşan diyalogları sahneyi büyütüyor.
Bahsetmek istediğim sayısız sahneden bir diğer sahne ise yukarıda biraz bahsettiğim Nuray'ın evinde yaşananlar. Sahnenin oldukça yoğun ve yeri geldiğinde izleyicinin bir çırpıda hazmedemeyeceği büyüklükte cümlelere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Fakat yönetmen bu sahnede bir çok konuyu ve düşünceyi kendi ağzından bir cevap verme isteğiyle bilerek bir potada hızlıca eritmeye çalışıyor. Tüm bu isteklerini harika oyunculuklarla sağlamayı da başarıyor. Diyalogların bitiminde ikilinin birbiriyle paylaştığı ideolojik düşüncelerinin yansıması olan birbirine karşılıklı bakıştıkları ve kameranın kafalarının arkasından yüzlerini gösterdiği açı; tüm bu yoğunluğa, karşıtlığa ve doluluğa harika bir son sağlıyor.
OYUNCULUKLAR
Nuri Bilge Ceylan oyucusundan sinemasında vermek istediği doğallığı ve gerçekçiliği sağlayabilmek için fazlasıyla talepkar olan bir yönetmen. Bu taleplerini oyuncuya yansıtırken bu sayede sinemasında büyüyen bir çok oyunculuğa şahit olduk. Bu konuda yine mükemmel bir iş çıkardığını söylemek mümkün. Her sahnenin her oyuncunun karakteriyle bütünleştiği harika oyunculuklara şahit oluyoruz filmin içerisinde. Deniz Celiloğlu karakterinin yansıttığı o toksik erkeklik abidesi ve özgüven patlaması yaşayan takıntılı, agresif öğretmen rolünü ustaca sergiliyor. Buna ek olarak Samet'in filmin başında karakola gittiği ve komutanın ona görücü usulü birisini ayarlamaya çalıştığı sahnedeki tavırlarının Nuri Bilge Ceylan'ın (2006) yapımı İklimler filminde oynadığı İsa karakterine benzettiğimi söylemek isterim. Yönetmenin bu sahnede Deniz Celiloğlu'ndan istediklerini kendi oyunculuğuyla önce gösterdiği ve Deniz Celiloğlu'nun Nuri Bilge Ceylan'ın tavırlarını yansıttığı oldukça belli.( Merak edenler İklimler- The Wine and The Night sahnesine bakabilir.)
Merve Dizdar ise film boyunca ilk ayna sahnesinden itibaren yüzü asık mutsuz olan "Umut etmenin yorgunluğunu" taşıyan fakat oldukça güçlü yazılmış bir karaktere sahip olan Nuray karakterini harika bir doğallıkla sergiliyor. Kenan karakterini canlandıran Musab Ekici, Sevim karakterini canlandıran Ece Bağcı ve Veteriner Vahit'i oynayan Yüksel Aksu başta olmak üzere tüm oyunculukların harika olduğunu söyleyebiliriz.
4 tanesini verebilecek kadar sevdim diyebilirim.
Yorumlar
Yorum Gönder