HALIYA SARILMIŞ ÖLÜ ZİHNİYETLERİN İÇİNDEN ÇIKAN KADINLAR. " HOLY SPIDER.



2022 Cannes Film Festivali'nde ilk gösterimi yapılan Holy Spider. Anlatmak istediği hikayesi kadar yapılış süreci ve gelişim aşamalarının ele alınması gereken bir film. Holy Spider ana dili farsça ve hikayenin ana unsuru İran olmasına rağmen Almanya, Danimarka, Fransa ve İsveç ortak yapımı bir film. Film için başta İran'da çekim yapmak istenilse de gerekli izinlerin alınamaması sonucu çekimler Ürdün'e alındı. Daha sonrasında 2020 sonlarına doğru Covid kısıtlamalarının az olması sebebiyle çekimler Türkiye'de yapılmak istendi. Fakat çekimler durduruldu Türk yetkililer buna İran'dan gelen müdahelelerin sebep olduğunu açıkladı. Ardından çekimler ilk başlanılan yer olan Ürdün'de devam etti. 

İran hükümeti, filmin başrollerinden olan Zar Emir Ebrahimi'nin Cannes Film Festivali' nde aldığı En İyi kadın Oyuncu ödülü kınadı ve bunu "Aşağılayıcı siyasi bir hareket." olduğuna dair bir bildiri yayınladı. Açıklamada ayrıca "Milyonlarca Müslüman'ın inançlarına ve dünyadaki büyük Şii nüfusuna hakaret edildiği." belirtildi.
İran Kültür ve İslami Rehberlik Bakanı filme İran içerisinden birisinin katıldığı takdirde İran Sinema Organizasyonu'ndan ceza alacağını bildirdi.
Filmin başrollerinden olan Zar Emir Ebrahimi ise 3 Haziran 2022 tarihinde bir televizyon bağlantısında En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldığından beri 200 den fazla tehdit aldığını belirtti. Bu durumlara ek olan bir sürü hükümet açıklaması ve gelişme de internette yer almakta. 


Ali Abbasi'nin yönetmenliğini yaptığı Holy Spider gerçek bir hayat hikayesinden kurgulamış olup İran Meşhed şehrinde 16 hayat kadınını öldüren bir seri katilin (Mehdi Bajestani) bir gazeteci tarafından (Zar Emir Ebrahimi) yakalanmasını ve ülkenin barındırdığı kalıplaşmış zihniyet yapısını bize anlatıyor. 

SERİ KATİL TOPLUMU

Filmin öncelikle bir seri katil hikayesinden çok anlatmak istediği bir toplum yozlaşmasını var. Yönetmen Ali Abbasi'de başta seri katil hikayesi olarak düşündüğünü fakat daha sonra bunu "Seri katil toplumunu" anlatmaya çevirdiğini söylüyor. Filmin başından itibaren oldukça "eril" bir toplumun kadının yerini zihinlerindeki en boş ve savunmasız konuma koyduğunu görüyoruz. Bu zihniyetin yansıtıldığı bir çok katman var. Bunlardan birisi Rahimi'nin erkeklerle kurduğu ikili ilişkiler. Çoğu sahnede gazeteci Rahimi'nin bir çok emniyet görevlisi erkekle konuştuğunu görüyoruz. Bu her bir sahnede erkeklerin kadınları sadece "Üremek ya da zevk verici." bir figür olarak gördükleri diyalogların ilerleyişi ve jestlerle bize sunuluyor. Filmde erkekler Rahimi'yi bir iş kolunda çalışan bir birey olarak değil "Eğer şuan karşımdaysa hatta benimle konuşuyorsa benimle yatmak istiyor." diye düşünerek. Kimi zaman da filmde Rahimi'ye en yardımcı olan iş arkadaşı Sharifi'nin bile "Hakkında önceki çalıştığın işte birileriyle yakın olduğunu duydum." diye düşündüğünü göstererek bize anlatmaya çalışıyor. 
Rahimi'nin emniyet görevlisi ile otel odasında yaşadığı sahne ise filmdeki tüm rahatsız ediciliklere ayrı bir rahatsız edicilik katıyor. Sahnede emniyet görevlisi tüm ölen hayat kadınlarının birbirine benzediğini, fuhuşa bağımlı olduklarını en son öldürülen hayat kadınının hamile olduğunu, bebekle kendini satmasının iğrenç olduğunu gülerek anlatıyor. Sonrasında Rahimi'yi elde etmek niyetiyle yürümeye başlıyor, Rahimi odasından çıkmasını görevliye defalarca söylemesine rağmen, "Gitmek istemiyorum, ne yapacaksın polisimi arayacaksın ?" diyerek yaklaşmaya başlıyor. İçinde bulunduğu acınası zihniyetin gösterimini sürdürmeye devam ederek. "Sanırım bir önceki işinden kovuldun çünkü erkekleri böyle cezbediyordun. Sen herhangi bir erkekle sigara içen kadınlardan birisin." Karakterin bu sahnede kadınların erkeklerle sigara içmesini bir ahlaksızlık, cinsel bir istek ve bunu kadına söylemenin onu bu "yanlıştan" döndürecek bir düşünce olduğunu düşündüğünü görüyoruz. 


SAID HANAI

Said Hanai sokakta bulduğu hayat kadınlarını kandırarak onları evine götür ve onları başörtüleri ile boğarak öldürür. Bunu  daha sonrasında Allah için yaptığını " Allah için öldürdüğünü." söylemektedir. İran-Irak savaşı sırasında gazi olamadığı için kendini eksik görmektedir. Öldürdüğü kadınları şehrin dışında bir konuma bırakıp onlardan saklanmaya çalışmaz kendisi için ön planda olmak ve herkesin onu konuşması çok önemlidir. Bu yüzden kadınları şehrin dışına bıraktıktan sonra muhabiri arayarak nereye bıraktığını bildirir. 
Filmin genel yapısında Said'in ailesi ile olan ilişkisini görüyoruz. Kızı oğlu ve eşi ile ilişkisi bize gösterilmeye çalışılıyor. Buradaki düşünce eğer buysa iyi düşünülse de (toplum içerisinde bu kadar psikozlu düşünceye sahip bir insanın ailesiyle geçirdiği normal vakitler) bunun bir tahminden çok daha fazlası olarak bize yansıdığını söylemem oldukça zor. Bu sahneler karakterin düşünceli ve huzursuz yapısını görmemiz haricinde bize çok fazla bir şey katmıyor ve bize iyi aktarılmıyor. Bu kopukluğun haricinde karakterin ailesiyle piknik yaptıkları bir sahnede oğlunun kafasına yanlışlıkla attığı top sonrası oğluna karşı büründüğü korkutucu öfke, öldürme ve aşağılanma dürtüsü karakterin akıl sorunlarının ne derece büyük olduğunu bize gösteriyor. 


KAHRAMANLIK VE KATLİAM

Said gözaltına alınıp mahkemesi süresince tutuklandıktan sonra hikaye daha çok mahkeme sürecine ve Said'in oğlu Ali'ye odaklanıyor. Ali'nin babasının tutukluluk süreci boyunca etrafındaki olan biteni ilk annesinden öğrenmeye çalışıyor. Annesi 16 kadını öldüren babasının katliamını ona babasının kötü bir şey yapmadığını ve sadece kötü insanları öldürdüğünü söyleyerek anlatıyor. Gittiği manavda kasaya geldiğinde manavcı babasının yaptıklarının yanında ona istedikleri kadar bedava meyve vererek babasına borçlu olduklarını söylüyor. Babasının mahkemesi sonrası mahkeme salonunun dışına çıktıklarında babasını destekleyen kalabalık karşısında gülümseyerek babasından gurur duyuyor. Ali babasının tutukluğu süresinde etrafındaki herkesten babasının bir kahraman olduğunu algılayacağı tüm davranışlar ona sunuluyor. Bunların dışında babası idam edilmeden önce tutukluyken görüştükleri bir sırada babasına kadınları nasıl öldürdüğünü soruyor ve kafasına gururuyla kazıdığı babasının kadınları nasıl öldürdüğünü tüm odağıyla dinliyor. Tüm bu baba oğul üzerinden kurulan anlatı günümüzde hala daha canice var olan kadın cinayetlerinin ve cinsiyet eşitsizliğinin bir seri katilin yakalanması ile çözülmeyeceğini, bu durumun koskoca bir denizden bir bardak su almaya benzediğini, yozlaşmış ve kadının yerini zihinlerinde en boş ve en savunmasız yere koyan bir toplumun tüm paydaşlarının bu sisteme eşlik ettiğinin bir gösterimi olarak bize anlatılıyor.

Tüm bu bilgiler ve davranışlarla beslenen Ali filmin rahatsız ediciliğinin en üst derecede olduğu bir sahnede daha bulunuyor. Rahimi'nin Saidi hakkında ailesiyle konuşmak için eve ziyareti sırasında kamera kaydına konuşan Ali; Babasının ona her şeyi anlattığını "sokaktaki ahlaksızlık" devam ettiği halde birisinin babasını gibi yine çıkıp sokağı temizleyeceğini söylüyor. Babasının kadınları öldürdüğü şekli anlatmak içinse içeriden kız kardeşini çağırıyor ve onun göğsüne diziyle göstermek için bastırarak babasının kadınları böyle boğduğunu gösteriyor. Ardından yerdeki halı ile ölü bir bedeni nasıl saklayacağını göstermek için kardeşini halıya sarıyor ve kız kardeşi gülerek şu cümleyi söylüyor: " Ben ölüyüm." Bu sahnede Ali'nin kız kardeşi üstünde denedikleri ve gösterdikleri. Yozlaşmış bir zihniyete sahip olan toplumun bir çocuğun algılarına girdikten ve ona doğrunun bu olduğunu söyledikten sonra eril zihniyetin genetik yakınlıklar dahil olmak üzere kadın karakterine nasıl baktığının bir göstergesi hiç şüphesiz.

TEMPOSUZLUK

Bu anlatıyı gölgede bırakmaya çok yakın olan bir tempo sorunundan bahsetmek istiyorum. Film seri katilin tutuklanmasından sonra oldukça yavaşlıyor. Filmin en dolu dolu mesajlarının ve düğüm noktasının kurulacağı kısımda seri katil tutuklandıktan sonra izleyiciye oluşan temposuzlukla "Film bitti ama bazı şeyleri daha konuşmamız lazım." zorunlu hissiyatı veriliyor. Bu kısımda ölen hayat kadınlarının aileleri ile olan konuşmalar ve Said'in tutukluyken ailesiyle konuşmaları filmin hikayesi için önemli noktalar olsa da sahnelerin içinde bulunan Rahimi ve gazeteci diğer arkadaşının hep aynı tarz diyalogları ve aynı temposuzlukları hikayenin sonuna doğru filmi durağanlaştırıyor.


Holy Spider genel olarak anlatmak istedikleri, tespitleri, bakış açısıyla bu topluma benzer bir toplulukta yaşayan birisi olarak beni verdiği mesajlarla oldukça etkileyen ve içine çeken bir film oldu.


Sonuç olarak bu filme elimde bulunan 5 kıymetli patlamış mısırın kaç tanesini vereceğim sorulursa


3 tanesini verebilecek kadar sevdim diyebilirim.


Yorumlar

Popüler Yayınlar