FİLMEKİMİ'NDE İZLEDİKLERİM #2 AFTERSUN.





Hepimizin hayatını oluşturan bazı "an"lar ve bazı önemsiz süreler vardır. İçindeyken çok fazla değerini kavrayamadığımız, aslında gerek duymadığımız. 
Yaşanırken hayatımızdaki insanların varlığıyla değerleşip eşsizleşen anlar. Hayatımızdaki "boşlukları" oluşturan insanların varlığıyla değeri anlaşılmayıp farkına varılmayan anlar. 
Aftersun, bu boşlukların sahibi olan bir babanın yerini bizimle doldurup, bir daha dolmayacağını bu kez bizim kaybolduğumuz boşluklarla anlatmaya çalışıyor. Oluşturulan önemli "an"ları ve süreyi hissedebileceğimiz bir sunumla.

Aftersun, Charlotte Wells tarafından yazılıp yönetilen başrollerini Paul Mescal, Frankie Corio ve Celia Rowlson-Hall'ın oynadığı 2022 yapımı bir drama filmi olarak bize sunuluyor.

Film Türkiye'nin Muğla ilçesinde tatil yapmaya gelen Calum ve kızı Sophie'nin bir yaz tatilini bize anlatmaya çalışıyor.

Anlatım 

Filmin konusu belki de yazdığım filmlerin konuları arasındaki en kısa cümleye sahip: Bir babanın kızıyla olan yaz tatili ve yaşadıkları. Fakat film başlı başına bir anlatım ustalığına sahip. Film konusunun getirisiyle bize bir tatili basitçe anlatıyor. Bu anlatımı yaparken bir baba ve kızın ikili ilişkisinin bütünlerini, eksikliklerini ve tüm duygu altyapılarını da bize aktarmayı başarıyor. Bu başarısı filmi ayrıcalıklı bir seviyeye taşırken tüm anlattıklarını hatırlama(nostalji) kavramı üzerinden yapması filmin yapımını eşsizleştiriyor. Filmi izlerken bir tatilin iyi kötü sekanslarını sade ve yalın bir anlatımla izliyoruz. Bu sekansların içerisinde aynı zamanda ikilinin duygularını ve davranışlarını da hissediyoruz. Tüm bu yaşananların filmin çözümlenmesiyle "an"lar ve hatıralardan ibaret olduğunu anlıyoruz. Her biri çok güçlü olan bu bağlamlar çok güçlü duygulara sahip olan kavramlar. Bu saydığım aşamalar bir yana tek bir çizgide bu duyguları anlatabilmek çok zor iken hepsini harika bir anlatımla birleştirmek gerçekten de çok etkileyici. 

Kişisellik

Film çok özel bir kişisel bakışa sahip. Sahip olduğu bu kişisellik yazarın hayatında sahip olduğu bir parça olarak hissediliyor. Bu kavramın en büyük zenginliği izleyicinin de hayatında bir dönem sahip olduğu veya hala olmaya devam ettiği muhtemel bir durum olması. Film içerisinde çekilen bir çok VCR görüntüsü barındırıyor.  Görüntüler Sophie'nin geçmişi hatırlamasına ve hissetmesine yarayan parçalar olarak bize sunuluyor. Bu kullanım oluşan kişiselliğin izleyiciye geçmesini de sağlıyor. Fakat barındırdığı bu kişiselliğin anlatımı bana her şeyden çok bir günlük hissiyatı verdi. Duyguların yoğunluğunun anlatımı o kadar etkileyici ki bir insanın en kişisel eşyası diyebileceğimiz günlükle ve sanki bunun perdeye aktarılması ile eş düşüyor çoğu zaman. Bu kavramın herkesle olan ilişkisinden çok yazarın ekseninde anlatım gücüyle güçlenmesi ve büyümesi filmi eşsiz bir noktaya çıkarıyor. 


Duygular 

Filmin anlatmak istediği çok önemli bir nokta da karakterlerin duygu durumları. Sophie babasıyla tatile çıkmanın heyecanını yaşayan aynı zamanda bulundukları tatil köyünde kendisinden büyük gençlerin davranışlarını gözlemleyen ve onlara imrenen bir genç kız olarak bize sunuluyor. Calum'un durumu ise bundan biraz daha karışık; Filmin henüz başında Calum'un sigara içerken balkonda sessizce sallandığı ve bir iç çekişme yaşadığı sahneyi görüyoruz. Halı almaya gittikleri mekanda halıyla olan uzun bakışmasını ve halıya yorgun bir şekilde uzanışını görüyoruz. Kızıyla olan her bir konuşmasında ondan saklamaya çalıştığı ayrı kalma bir nevi "yapamayacaklarını kabullenme " hüznünü hissediyoruz ve sürekli karaktere adanan bir nevi dengesizlik hissini. Calum kızıyla olan konuşmalarında ona her şeyi anlatabileceğini söyler. İleride büyüdüğünde de her şeyi açıklıkla anlatmasını ister. Kızını dans etmeye teşvik eder bu tarz bir baba rolünü kendisine uygun gördüğünü bize hissettirir fakat kızı karaoke yapmak için sahneye çıkıp ona yalvardığında kendi kabuğuna çekilir. Sinirlenir kendisiyle bir iç anlaşmazlık yaşar. Bu dengesizlik içerisinde yoğun depresyon durumunu da barındırıyor bence. Calum'un pek beklemediğimiz bir şekilde geceleyin denize girip dalgalarda kaybolduğunu da görüyoruz kolundaki alçıyı keserken kolunu kesmesini de. Yaptığı hareketlerde gizli olan ve bize çok göz önünde sunulmayan tehlikeyi hissediyoruz. Bu tehlike kavramının sunuluşu, filmin en vurgun sahnesi olan final sahnesindeki kimileri tarafından ucu açık olan sahnenin bir intihar sahnesi olduğuna dair tahminleri de güçlendiriyor.

Final Sahnesi

Uzun zamandır sinemada izlediğim bir fikrin her açıdan yoğunluğunun beni etkileyerek adeta koltuğuma iki kolumu bağlayarak kilitlemesi gibi bir durumu yaşamamıştım. Son 30 dakikada olanları izlerken yaşadıklarım verdiğim bu örnekten farksızdı. Yaşadığım bu deneyimi kendimce çözümlemek için eve geldiğimde tekrar ve tekrar izlemek istedim. 
Aftersun, her açıdan çok orijinal ve sinema için çığır açan bir anlatım tarzına sahip. Bu yönü, esas aldığı hatırlama hikayesi ile büyüleyici bir kıvama ulaşıyor ve filmi harika bir atmosfere sokuyor. Tüm bu katmanlar filmi bu derece etkileyici yapsa da final sahnesinde oluşan duygu durumu, bir baba ve kızının tüm boşluklarının tüm eksikliklerini onları belki de ayıran en önemli metafor olan bir dans sahnesi ile beraber yaşamaları çocuk Sophi'nin babası tatilde dans ederken çağırdığında istemezken kaydettikleri VCR ile tatili izleyen ve önceki sahnelerde çocuk ağlama seslerinden de duyduğumuz kadarıyla anne olmuş Sophie'nin babasına büyümüş haliyle ve sanki tüm pişmanlıkları, özlemiyle sarılması bu harika (nostalji)hatırlama eserinin en vurgulayıcı ve bizi en fazla zorlayan kısmı oluyor.

Yönetmenlik

Filmin yazarı ve yönetmeni olan Charlotte Wells henüz ilk uzun metraj filmiyle adeta bir sanat eseri sunuyor bize. Filmin duygu ve anlatı durumuna eşlik eden harika bir sinematografiye sahip. Görüntü yönetmeni Gregory Oke tüm bu tonların kullanımında çok başarılı bir iş sunuyor , yazlık ve yumuşak, doygun bir renk paleti kullanılıyor. Calum, genellikle bir kapı aralığından veya bir yansıma olarak bir aynada veya televizyon ekranında bize beliriyor sanki yarı orada, yarı orada değil, yetişkin Sophie'nin partide onu bir anlığına görme sahnesinde flaşlar ise çok şiddetli, bu bir kavuşma sahnesi fakat bizim onu orada net bir şekilde görmemiz imkansız. Tam da anlatılmak istenildiği gibi... Ayrıca Ülkemizden çıkan bir anlatı olarak yabancı sinemada gördüklerimizden daha nitelikli bir inceleme şansına sahibiz bu kez. Yazın kızgın güneşinin dalgalara yansıdığı 90'ların Türkiye'sine,o dönemin kimi zaman solgun kimi zaman parlak lensli VCR kullanımına bulanmış ve her ne kadar üstünden 30 sene geçmiş olsa da bu lenslerin arka fonuna daima inşaat seslerini alan harika bir Türkiye anlatımına sahip Aftersun. 



Charlotte Wells, ilk  uzun metraj filmiyle yapılması çok zor bir anlatım dili sağlıyor ve sinema için çığır açacak bir bakış açısı sunuyor. Harika oyunculuklar ve çok etkileyici bir nostalji büyüsüyle.

Bu filme elimde bulunan kıymetli 5 patlamış mısırın kaç tanesini vereceğim sorulursa...
5 tanesini verebilecek kadar sevdim diyebilirim.

Yorumlar

Popüler Yayınlar