Çalan telefonların sayısı kadar nefes almak. THE EYES OF TAMMY FAYE.

 




Geçen günlerde eve dönmek için nakit para ihtiyacım olduğum bir gün kendi bankamın bankamatiğini bulamadığım için başka bir bankanın bankamatiğinden para çektim ve eve döndüm. Daha sonrasında eve döndüğümde kalan parayı cebimden masaya koyarken bu durumun aslında çok dikkat çekmeyen (ki çekmemesi normal niye çeksin diyoruz) bir durum olmasının yanı sıra insanlar için önemli bir nevi lifehack olduğunu (he evet her şeye pozitif bakan görülmeyeni gören o adamım ben artık) düşünürken bu gibi bir özelliğin başka hangi alanda olduğunu düşündüğümde aklıma her din mensubu ya da insanın girebildiği dini yapılar geldi ve bankamatikler ile alakasının aslında göründüğ…


Son zamanlarda izleme listemde biriken filmleri temizlemeye çalışıyorum ve bu amaçla Jessica Chastain ( Emma Stone ile beraber benim için yeri çok ayrı olan çok sevdiğim bir oyuncu) ve Andrew Garfield’ in (evet bu adam herkesin 2 ya da 3 twittinde bir gördüğü gibi benim blogumda da var) başrollerinde bulunduğu ve Michael Showalter’ ın yönettiği The Eyes of Tammy Faye ‘ı izledim. Film gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor ve son zamanlarda gerçek hikayeye dayanan filmlerin sayısının bu kadar fazla olması ki bu senenin öne çıkan filmlerinden Belfast,King Richard,Tick,Tick Boom,The Last Duel,Spencer,House of Gucci,Spencer,Being The Ricardos vs… dikkatimi çeken ve eskiden bu kadar olmayan bir durum (üretemiyoruz dostlarım artık… bittik! kolumuza aldığımız çipler ile Jeff Bezoz üretkenliğimizi durdurdu diye düşünüyorum.)


Film Tammy ve Jim’in ilk tanışmasından itibaren beraber çeşitli mekanlarda, evangelist şarkılar teması ile Hristiyan kesim için yaptıkları şovlarla ün sahibi olmalarını. PTL adında kendi şovları için bir televizyon kurmaya kadar varan gelişim hikayesini ve sonrasında usulsüzlük suçlamaları ile Jim’ in hapis cezası almasına varan düşüş hikayesini konu alıyor.


Ben Filmi ne yazık ki çok sevemedim. Dostlarım film benim izlerken son 4 5 ay içerisinde 3 kere kapattığım tek film olmuş olabilir gerçekten başka bir filmi izlerken bu kadar sevemeden izlediğimi hatırlamıyorum. Film elbette çoğu insan için bu kadar kötü ya da izlenemeyecek bir film olmayabilir (ki ilk yarıdan sonrası biraz daha toparlıyor) ama benim filmlerde sinir olduğum tüm özelliklere, biyografi filminin bulunduracağı birçok “Hollywood klişesine” ve oldukça yetersiz bölük pörçük bir senaryoya sahip ki bu bende filmin çoğu kısmı için hiç bir ilişki kuramama sebep oldu.

Filmin çoğu sahnesinde ne olduğunu asla anlayamıyorsunuz. Film bir biyografi filmi olduğu için bir çok önemli anlardan oluşuyor ama bu anlar sanki en önemli anların arada hiç bir bağ bulunmadan ortaya serimi gibi veriliyor. Sürekli bir şeyler oluyor ama nasıl olduğunu temelinin ne ile sağlandığını asla öğrenemiyoruz ve geçişler genellikle klişe olmuş sahnelerle yaşanıyor.

Dostlarım gerçekten karakter hakkında bir gelişim bir duygu yani içselleştirmek için verilecek herhangi bir şeyi filmin başından beri bekledim ve bunu ancak filmin 33.dakikasında (ki o dakikaya kadar tanışma evresinden TV kanalı alacak dereceye kadar bir gelişim yaşanıyor) Jim’in Tammy ile ilgilenmemeye başlamasında alabildim. Bir film hikaye hakkında özet ya da hızlı bir anlatım yapmak isteyebilir ve o zaman karakterlerle ilgili bir içselleştirme kurmak zor olabilir. Evet bu bir anlatım tarzı ve bir seçenek ama böyle bir durum yoksa ve 33 dakika içerisinde diyalogların olduğu bolca sahne yaşanmışsa nasıl karakterlerin hisleri ve özellikleri hakkında sadece tahminimizle bir yorum yapılmamız sağlanabilir (hele kişinin çocukluğundan yükselişine gidecek bir biyografi filminde) aklım almıyor ve izlerken de bu durumdan oldukça rahatsız oldum..

Bu duruma ek olarak filmde bazı iş insanları ile Jim’in kanal ve işler büyüdükçe bazı konuşmaları yer alıyor. Bu sahneler Mabel Matiz’in çıkmaya çalıştığı bir tiz nota gibi o kadar anlaşılmıyor ve dinlerken yüz ekşiterek söylediğini gözünüzde canlandırırsanız daha iyi anlaşılacak olan “ne” tepkisi verdiriyor. Ancak belirli bir süre geçtikten sonra konu ilerliyor ve (he bu muydu) diyorsunuz.

Filmde oluşan bu kopukluk ve anlaşılamamanın kendini gösterdiği bir sahne var ki aslında filmde önemli sahnelerden birisi ama gerçekten 3 4 kere acaba bende mi bir sıkıntı var diye sahneyi yeniden inceledim.

Sahnede Jim , Tammy’in onu aldattığını öğrendikten sonra beraber evde uyumadan önce dişlerini fırçalarken Tammy’nin beni boşayacak mısın sorusuna bilmiyorum bunu düşüneceğim demesi ve yastığı alarak başka bir odaya gitmesi o sırada Tammy’nin ağlaması ile başlıyor.Buraya kadar bir sıkıntı yok. Sonrasında Tammy bir anda uyanıyor ve dua etmek isterken tanrıyı kaybettiğini ulaşamadığını söylüyor (aslında gerçeği fark ediyor eheh) ama bu sahnenin oluşumu ve geçişi sanki bir rüya sahnesi edası veriyor. Çekimi direkt karakterin uyanmasından itibaren başlıyor ve sonrasında Tammy ağlayarak kendi kendine konuşurken Jim odaya gelerek Tammy’e sarılıyor ki (karakter bunca zaman boyunca ilk halindeki saf ve içten karakterini yitirmiş egolu kibirli ve Tammy’ i boş veren ilgisini ona vermeyen tavırlarıyla tanıyoruz) ve bu durum olup üstüne “İyi bir koca olmadım ama belki iyi bir kurucuyumdur sen dünyadaki tek kadınsın.” gibi sözler söylüyor. Filmde bir karakterde olmayan bir durum bir anda adeta oluveriyor ve arkada beyaz tonun hakim olmasından bu sahnenin bir rüya olduğu düşünülebiliyor ama değil ve sahne geçiyor. Filmde bu sahne gibi  (yönetmen bunu isteyerek yapsa düşündürebilir bu ikilemi ama ele alış ve çekim açısından öyle olmadığı epey belli) onlarca sahne var ve anlayamamaktan kastım buydu.


Jessica Chastain.



2022 Oscar tahminleri ile ilgili okuduğum bazı sitelerde Jessica Chastain’ in en iyi kadın oyuncu dalında Oscar’a aday olduğunu görmem bu filmi izleme listeme almamdaki en büyük unsurlardan birisiydi ve biricik Jessica’mız ki (Scenes from a Marriage) ile izledim bu sene ve en sevdiğim 2021 dizisi olabilir yine harikaydı. O kadar etkileyici bir oyunculuk sunuyor ki bize.Bazı filmler vardır her oyuncuyu yönetmen ile besler ve olan oyunculuğunu 3 4 katına çıkarır ve bunu bariz hissedersiniz (Robert Pattinson Twilight eheh) The Eyes Of Tammy Faye böyle bir film olmamasına rağmen Jessica Chastain apayrı derecede kusursuz bir performans sergiliyor. Özellikle karakterin duygusallığının daha ön planda olduğu sahnelerde yüzündeki ağır makyaja ve resmen kendi tiplemesinden eser kalmamış halde olmasına rağmen hissi o kadar net veriyor ve hissettiriyor ki bu durum beni çok etkiledi. Bu harika oyunculuğunu bu kadar senaryosu ve klişeleri bol olan bir filmde sunabilmesi kendisinin çok özel bir yeteneği fakat Oscar’a giden yolda filmin yetersizliği ile maalesef büyüyemeyecek olması da bir o kadar şanssızlığı.Kendisinin en iyi aktris dalında Oscar alıp almayacağı konusunda emin olamasam da kazandığında hak etmedi denileceğini düşünmüyorum.(Film iyi olsaydı eminim en büyük favori olurdu kendisi)



Ve kendisini ne kadar sevsemde filmin sonuna doğru şarkı söylediği bir sahnedeki durumunu.

Kafa hareketleri ve duruşu ile o kadar Olacak O Kadar’ da her açtığımda gülme krizine girdiğim Levent Kırca’nın sarhoş bir şekilde ayakkabısını görebildiği her yere fırlattığı Muazzez Abacı taklidine o kadar benzettim ki edit seviyem iyi olsa Jessica ’nın şarkı söylediği kısmın arkasına “Vurgun Sayılır’ ı” ekleyip iki sahneyi üşenmeden yan yana getirirdim



(ben en son eleştiri yazıyordum kendimi kaybedip burayı tuhaf bir Facebook grubuna döndürdüğüm için hepinizden özür diliyorum)


Ek olarak filmde sevdiğim noktalara gelecek olursak


Andrew Garfield (her ne kadar kendini önceye göre çok iyi derecede geliştirmiş olsa da ben hala değişmeyen o çocuksu yüzü ve bazı hep aynı sattığı mimikleri ile farklı rolleri yeni yeni denemesi unsuruyla tam olarak oyuncluğunu beğenmiyor olsam da) Jessica Chastain’ in Jim’in Tammy’ i aldattığını söylediği sahnedeki oyunculukları gerçekten kusursuzdu bu filmle ilgili belirli bir süreden sonra ileride belki dönüp Youtube’dan açabileceğim tek sahne budur.

Bunun dışında Tammy ve Jim’in TV sahneleri Tammy’in ilk başta “nasıl Jessica Chastain ya bu?” diye sizi rahatsız edip daha sonra kendine alıştıran kusursuz makyajı filmin sevdiğim noktaları oldu.



The Eyes Of Tammy Faye size karışık temelsiz senaryosu ile yönetmene ve senaristlere sayısız derece soru sordurma hakkı veren. Jessica Chastain’ in Oscar seviyesinde oyunculuğunu bulundurmasına karşın onu belki de kazanamayacak olmasının da en önemli unsuru olan bir yetersizliğe sahip olan. Ele aldığı konu ve dinin insanlar üzerindeki etkisi konusunu ilgi çekici bir şekilde satma imkanı olsa da karakterler ile içselleştirme ya da karakter gelişiminin sadece tahminlerle sağlanmasına imkan sağlayan vasat bir biyografi filmi olmaktan ileriye gidemiyor ne yazık ki.



Bu filme elimde duran kıymetli 5 patlamış mısırın kaç tanesini vereceğim sorulursa…


(çok yaratıcıyım dimi) (hayır sadece açsın ve kendinle konuşuyorsun)


1 tanesini verebilecek kadar sevdim diyebilirim.






Yorumlar

Popüler Yayınlar