Nitelikli
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
YANILSAMA
Camdan gelen ses belli aralıklarla kendini tekrar ediyordu.1 dakika bir buçuk dakika bazen de dakikadan bile az... Ama her seferinde yağmurun cama vurması ile
odada yankılanması değişmiyordu.
Muhabbet kuşu Bonita uyanmış camda dakikalar içerisinde kendini yenileyen gölgeye bakıyordu.İbrahim,sesi duysa da normalde uykusundan uyanıp saatlerce nedenini
bulmaya çalışacak ayrıca binbir senaryo uyduracak kendisi değilmiş gibi duymazlıktan geliyordu.
Bonita' ya bile tersti bu durum bi gölgeye bi sahibine bakıyordu.
İbrahim son günlerde kendini iyi hissetmiyordu aklından ve gününden çıkaramadığı bir durumun
içerisindeydi bazen delirdiğini bile düşünüyordu
ve zihni yorgundu.Ancak uykuda kendine gelebiliyordu.
Ses kendini yenilemeye devam ediyordu saatler geçtikçe bonita gölgeyi takip etmekten
yorulmuştu çareyi bağırmaktabuldu.Saatlerdir vuran tıkırtıyı duymayan İbrahim kuşunun feryatlarına uyanmak zorunda kaldı.
Ağzı gece yediği bol acılı lahmacunun üzerine içtiği su ile çırpılmıştı,
yanıyordu.Bonitaya baktı feryadının sebebini ararcasına, daha tıkırtı
kendini yinelememişti. Ağzını kendinden fazla sahiplenen lahmacunun tadını dünden kalan
suyu ile dağıtmaya çalıştı şimdi tadın yoğunluğu daha da artmıştı üfledi
ve düzeldi. Boynunu kaşıyarak yatakta oturmaya karar
verdi.Bonita' nın feryadını anlamaya çalışırken tıkırtının sesiyle irkildi.
Sesin camdan geldiğini takırtınıın tizliği ile ilk seferde anladı ve bekledi.Bir daha
duydu, üstelik gölgeyi
şimdi ilk kez görmüştü. Cama göre dolabının kapısı yakında olduğu için
dolap rafını çekti eline alabileceği en sert eşyayı aramaya çalıştı defterler piller cetveller
işe yaramayacak bir çok şey...Hiç birinden emin olamıyordu.Çaresizce uyku sersemi
gözleri ile odasını süzdü.
Üstü topçuklanmış suyunun yanında televizyon kumandasını gördü ve sol eline alarak
cama yaklaşmaya başladı.Bonita sahibini uykusundan uyandırmanın verdiği rahatlık ile
şimdi sahibinin gölgeyle tanışmaya gidişini izliyordu.Ses duyulmayalı 1 dakikadan fazla
olmuştu duyulmadığı her saniye cesaretlenip cama hızlıca yaklaşıyordu.
Camı tam karşısına almadan önce derin bir nefes aldı bantlarla dolu olan televizyon
kumandasını sımsıkı sıktı.Tüm cesareti ile camın karşısına kendisini attı.
Yaşadığı heyecana değecek bir şey olmasını içten içe o da istemiş olacak ki
tül perdenin arkasında gördüğü hiçlik ile üzüldü.Hiç bir şey yoktu camda. Sağına baktı soluna baktı
bir şey göremiyordu.Sahibi kalktığından beri ses çıkarmayan Bonita ise tam şimdi ötmeye başlamıştı.
İbrahim tedirginliğini sinirine yansıtarak "Ehh,sikicem ulan."dedi. Ettiği küfürü kullanırken salladığı
sol elindeki kumandanın bantlarından birisi açıldı kumandanın pilleri ve pil kapağı yere yuvarlandı.İbrahim olanları
izliyordu pilin odanın ucundan diğer ucuna gidişini karanlığa alışan gözleri ile takip ediyordu.Gülümsedi,
gülümsemek genelde ifade ettiği kavramın çok dışındaydı onun için, kendi kendine içinden geçen
küfürleri ve ayrıca olanları anlamlandıramamasının bir yansımasıydı.Gülümserken ufakta bir kahkaha
ekledi sonuna.Eğildi gülmüyordu artık siniri yeniden yüzünü esir almıştı eğilirken şuan uykusunda
olabileceğini düşündü.Düşüncesinin farkına varıp uykusundan ayıldığını ve zihninin günlerdir iyi
hissetmediği o düşünceyi de düşünmek zorunda olduğunu hatırladı.Diğer pili almak için yatağının
altına bakması gerekiyordu dizlerini çöktü ve karanlığın etkisindeki yatağının altındaki
zifiri karanlığı görüp ışığı açması gerektiğini düşündü.Işığı açmak için tek dizinin üstünde kalkarken
camda duran o şeyi gördü.Camdan içeriye vuran sokak ışığının kesilmesi gölgeyi fark etmesini
kolaylaştırmıştı.Ne olduğunu karanlık
uzakta olması sebebiyle anlayamıyordu üstelik şimdi elinde koruyucusu olarak düşündüğü
kumandası da yoktu ama bunu önemsemiyordu yerden kalktı ve yavaşça
cama doğru ilerledi.Bonita karşı karşıya getiremediği sahibi ve tıkırtının bir araya gelecek olmasını
sessizlikle izliyordu.İbrahim belki de ilk kez bir şeye bu kadar
odaklanmıştı
o an benliğinden ve sorunlarından kopmuştu.Gördüğü şeyi bir çok şeye benzetti ve bunun
insan bacağı olduğundan şüphelendi ve yanlış gördüğünü düşünerek anlamlandırmak
için yaklaşmaya devam etti.
Camı karşısına alınca gördüğü şey sayesinde daha önce ettiği küfürden daha ağırlarını ve
anlamsız bir çok kelimeyi ederek bağırmaya başladı gerçekliğe dair
ne barındırıyorsa hepsinden
şüphe duydu.Cama vuran şey bir insan bedeniydi.Üstelik bu tanıdık bir bedendi.Uykusu
açılmasına rağmen aklı gördüklerini o kadar anlamlandıramamıştı ki beyni bunun bir
rüya da olduğunu düşünerek ilk uyandığı uykulu haline bürünmüştü,yani sersemlemişti
Bu bir insan bedeniydi üstelik ayaklarından bağlanmış ve yukarıdan aşağıya sarkıtılmıştı.
Bağırırken çöktüğü yerden kalktı korkusunu yaşadığı şok ile hissetmiyordu
ve yaklaştı bedenin kime ait olduğunu
anlamaya çalışıyordu.Yaklaşınca daha önce gördüğü her şeyden daha ne kadar şüphe
edebiliyorsa o kadar daha şüphe etti
Yukarıdan ayağı bağlanmış ve sarkıtılmış bir Haluk Bilginer cama çarpıyordu.Olanları,
yediği lahmacundan cama vuran cesede kadar her şeyi anlamışken gördüğü Haluk
Bilginer bedenini anlamlandıracağını düşünecek bir akla sahip olamıyordu cama kafasını
yaslayıp doyasıya bi "siktir" çekti.
Haluk beyin bedeni tahminen sarkıtıldığından beri
sallanıyordu ve her sallandığında belli dakika aralıklarında durana kadar cama çarpıyordu.
Fakat şimdi durmuştu muhtemelen bir kaç dakikadır duyulmamasının sebebi
yavaşlamasıydı.
İbrahim'in de camında sarkıtılmış ters bir Haluk Bilginer bedeninin durması evinin camlarının
apartmanın en ortasında olması
şansıydı.Birkaç sene önce yazdığı bazı tiyatro senaryoları sayesinde ışık alan 2 cama ve 1
odaya sahip olan bu evi almıştı ve o evin bir camından ona gözleri açık
ama donuk hareket etmeyen bir beden ona bakıyordu.Kafasının üşümesiyle camdan yavaşça
kafasını çekti beden pencerenin olduğu cama denk gelmemişti.Bedenin olduğu kısım
bütünüyle bir camdı ve bir şey yapabileceği dokunabileceği bir yer yoktu.
Yaşadığı şoku ve camdan izlediği ters Haluk Bilginer'in bir yana bırakarak bir şok daha yaşadı.
Sadece uykusu ve bedeni görmesinin şokuyla unutabildiği
günlerdir kafasını kurcalayan düşünceler aklına geldi.Düşüncelerinin sahibi olan beden
karşısında duruyordu.Bonita' ya baktı demin onu feryatlarla uyandıran ve izleyen
kuş o değilmiş gibi
kafasını gövdesine çekmiş uyuyordu. Çaresiz ve delirmiş gibi hissediyordu olduğu yere
tekrar çöktü iki elini iki kulağının üstüne koydu ve ağlamaya başladı.
İbrahim'in sıkıntısı ergenlik yaşlarında vazgeçemediği bir huyunun şuan onu ele geçirmesiydi.
İzlediği her film ya da diziden sonra İbrahim; bir düşünce bir
fiyat herhangi bir ürün kısacası beyninin okuduğu gördüğü düşündüğü
her ne varsa
izlediği eserdeki sevdiği karakterin sesini ile bunu yapıyordu ve bu durumu çok seviyordu.
Öğretmenin sorduğu soruları bazen Adile Naşit olarak bazen Kevin Spacey olarak
düşünürken
annesi ile tartışmalarından ise Clint Eastwood olarak düşünmeyi tercih ediyordu.Büyüdü
büyüdükçe izlediği filmlerden sonra bir süre kalıp giden karakterler kalıcı
olmaya hatta daha sonra izlediği film ve dizilerden sevdiklerini bile diğerlerinin yerine koyamaz
olmaya başladı.Hiçbir zaman kendi sesini bulamıyordu hayatı 3 4
oyuncunun
sesinden oluşmaya başlamıştı sesinin kendisini unuttuğu için bu durum onun canını sıkmıyordu.
Her bir ses belirli duygu kalıplarına hakim olmuş yerini bırakmamaya
başlamıştı.Bir gün çok sevdiği aktörlerden ve şuan camında ters duran Haluk Bilginer'in bir filmini
ulusal kanalların birinden izlerken eskiden istediği zaman
değiştirebildiği ses kalıbını şimdi de
değiştirebildiği fark etti hemen telefonunda saate baktı... saate cevap veren Haluk Bilginer' di.
Sonraki gece için evini temizlemek zorunda olduğu hatunu düşündü
düşünen
ve gerektiğini söyleyen Haluk Bey'di...sevindi ve bunu normal bulup hayatına yeni sesi ile devam etti.
Fakat o günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olamadı.
Haluk Bilginer'in sesini ele geçirmesine bir süreç olarak bakan İbrahim kendinden ayrı tek hakim bir
sese mapus kalmıştı.Üstelik eskisi gibi farklı 4 5 ses ile düşünüp
eskisi gibi eğlenemiyordu.Kendisine hakim olan tek
ses ona neden kendi sesinin olmadığını sorgulatmaya ve ne zamandır neden bu durumda olduğunu
anlamasına neden olmuştu.Girdiği bu dipsiz kuyununun karanlığına alışmıştı.
Bu senelerce yaşadığı dipsiz
kuyudan ufak bir ışığın yüzüne vurmasını tek bir sesin kendi benliğini esir alması yol açmıştı.
Arkadaşlarına anlatmaya çalıştı "Siz şimdi nasıl hangi sesle düşünüyorsunuz" dedi
"Yaklaşık 1 senedir Haluk Bilginer'in sesiyle düşünüyorum" cümlesinin bir benzerini bulmak için
onlarca insandan o da bir ışık bekledi.Işık gelmiyordu kuyu daha da
kararmıştı,yok oluyordu.İbrahim'in yüzüne çarpan ufak ışıklar artıp paniğini ve bu durumundan
neden çıkamadığı kaygısını körüklüyordu.Kendisine daha önce çokça önerilen ve her
seferinde reddettiği bir yolda çare bulma zorunda kaldı.Bir psikoloğa gitmek...İstememesinin kafasında
onlarca sebebi vardı.Kendisi için harika bir düzen kurmuştu
4 5 farklı sesle hayatını geçirmekten mutluydu ve bunu kaybetmekten çok korkuyordu.
Psikologlar onun gözünde birer avcı gibiydi.Bir gün sevdiği bir ses diğer gün
diğer ses bunları kaybetme korkusu şüphesiz bunca senedir gitmemesinin nedenini açıklıyordu.
Belirli bir süre tedavi aldı İbrahim, tüm sevdiği sesleri bu sürecin
sonunda hatırladı ve teker teker kaybetti.Zihni bu durumdan harap düşmüştü önceki günler
1000 kelime yazabildiği senaryosuna seanslarından sonra sadece
bakmakla yetiniyordu.Aldığı desteğin sonucunda 2 3 senede bütün oyuncuları ve onlara dair
her şeyi unuttu kendi sesinin farkına varmaya başladı.Ta ki çocukluk arkadaşı
Serdar'ı bir trafik kazasında kaybedene dek.Çocukluk arkadaşını bir tırın altında kalarak kaybetmişti,
kendini bu dünyaya bağlayan önemli bir kaynağı yoktu artık.
Ailesini bırakarak geldiği İstanbul'un göbeğindeki 2 camlı apartmanında onun yeni ve en eski ailesi
olan arkadaşını kaybetmenin verdiği yalnızlığı ve çaresizliği yaşıyordu.
Bu süreçten çıkmak için onu asla bırakmayacak olan sesleri hatırlamak istedi arkadaşlıkları
boyunca yanlarında olan ve sadece az bir süre Serdar'ın bildiği o sesler.
Emeğini, terapileri düşündü verdiği saatleri harcadığı günleri ve yılları hatırladı
kendine acı çektirmesi gereken ve hatırlamasını engelleyecek ne varsa hatırlamaya çalışıyordu
ama sesleri duymak isteyen benliği hepsini
sırayla eleyip "önemli şeyler değil" diyerek geçiştiriyordu
.Sesini kontrol etmeye başladı düşünce sesi daha hala alışamadığı ve anlayamadığı diğerlerinden
farklı olan o kendi sesiydi.Hatırlamaya devam ediyordu bilinç akışı;sanki geçmişte olan ne varsa
zihnine yüklemekle görevli onun görevi ise gelip gelmediğini kontrol etmekle uğraşmaktı.Tekrar
gözlerini kapattı ve 2 günde bir yaptığı anlamsız ses tonu ile
sokağı ele geçiren manavcı kamyonunun sesini duydu bu sesi tekrar zihninde canlandırmaya
çalıştı... o gelmişti artık.Yalnızlığına çare bulacak kendisini daima
mutlu edecek,etrafındaki herkes kendisini bırakabilse de
onu hiç bırakamayacak olan o ses dönmüştü.Mutlu oldu, yeri dolmayacak olan yalnızlığına
bir parça ekledi.O gün bugündür İbrahim bu tek ses ile beraber geçirdi
her gününü.Bu ses terapiden önce onu çaresizliğe sokan ve yine esir alındığı Haluk Bilginer
sesiydi.Onunla bir süre yalnızlığı doldurdu ve mutlu oldu.İhtiyacının, hayat yaşamının belki de
böyle olması gerektiğini kafasına kodlamıştı.Bu kod bir süre sonra yine eskisi gibi tepti bu tek sesin
varlığı yine onda bazı kaygıları depoladı.Ve şu ana geldi
İbrahim.
Hayat onu aldğı terapilere rağmen yine Haluk Bilginer sesi ile düşündürüyor ve
kafasından çıkarmakla uğraştırıyorken düşünmediği tek vakit olan uykusundan
uyandığında camına çarpan ters Haluk Bilginer bedeni ile karşılaştırıyordu.
Gözyaşlarını işaret parmağının yanı ile sildi gözlerini ovuşturdu ve oturduğu yerden
camda duran bedene baktı.Ağlarken boğazında kendisini sıkarken oluşan yumruyu fark
etti yutkunamadı,karşısında duran gözleri açık bedene
"Haluk Abi nolur sesimi de peşimi de bırak." diye bağırdı.Ne diye bağırdığını kafasından
duran cesedin sesi ile geçirirken bu durumun anlamsızlığına sinirlenerek
ayağının ucunda duran kumandaya bir tekme attı.Kumanda duvara çarptı siyah rengi
duvarda ufak bir çizik bıraktı ve sesi odada yankılandı.Sahibinin seslerine ve
hareketlerine alışarak uyanmayan Bonita bu sese kayıtsız kalamayarak uyandı.
Bonita'ya bakıyordu bir oda içinde gelişen yüzlerce soyut duygunun tek şahidi oydu.
Salyasının aktığını fark etti ne zamandır Bonita'ya baktığını tahmin etmeye çalışırken
elinin tersiyle ağzını sildi ve doğruldu kafasını hemen camın yanındaki duvara
yasladı.Ufak gözyaşlarını ve salyalarını dışarıdan gelen sokak lambasının ışığı parlatıyordu.
Bonita'nın yanında duran odasının kapısını açtı kendi kendine
bir kaç saniyedir gülüyordu "Dwayne'ini de sikeyim Kevin'ını da sikeyim hepinizin amına koyim
ben çıkacağım buradan,
senin yaptığın işe karışamayacağım artık İbrahim Öner farklı seslerle düşünecekmiş bozuk
orospu çocuğu senin beynin bozuk amına kodumun çocuğu!"
Evin kapısını çarparak hızlıca üst katlara çıkmaya başladı.Kahkahaları küfürleri eski dökülmek
üzere olan apartmanın içinde yankılanıyordu.İlk kez apartmanın en üst
katına çıkmıştı terasa nereden ulaşacağını bilmiyordu çünkü en üst kat adeta bir sera gibi şeffaf
bir maddeden yapılmıştı gökyüzünü pek net olmasa da görmeniz
mümkündü. Bu şeffaf cama benzer yapının kare şeklinde olan küçük kapısını zor da olsa gördü.
Tüm gücüyle zıplayarak kapının kulpundan tuttu ama havada asılı kalmıştı
bacaklarının yardımı ile gücünü aşağıya doğru vererek kapıyı açtı.
Ahmet Duvan
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Popüler Yayınlar
KURU OTLAR ÜSTÜNE FİLM İNCELEMESİ. PERSPEKTİF VE BENLİK.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
DERİNLEŞEMEYEN ANLATIM VE BİRBİRİNİ KOVALAYAN HİKAYELER. OPPENHEIMER
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder